Âyetülkürsî Meali Âlisi ve Tefsiri
1 Mayıs 1963
Âyetülkürsî Meali Âlisi ve Tefsiri
Âyetülkürsî Meali Âlisi ve Tefsiri
Selamet - 2. Cilt 14. Sayı
Mayıs 1963
5. Sayfa
Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla. Allah teala ki ondan başka bir mabut yoktur. Hayyu kayyum olan O’dur. Onu ne uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ne varsa yerde ne varsa hep onundur. Onun izni olmaksızın onun yanında şefaat edecek olan kimdir ? O, mahlukatının geçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir. Ve O’nun mahlukatı O’nun dilediğinden başka onun malumatından birşeyi ihata edemezler. Onun kürsüsü göklerden ve yerden daha geniştir. Göklerin ve yerin hıfzı ona ağır gelmez. Ve en yüce ve en ulu olan da ancak odur. (Bakara / ayet 255)
Bu ayet-i kerime, ayetel kürsi unvanını haiz, evsaf-ı ilahiyeyi natık, ayat-ı Kur’aniyenin en azimi olmakla muttasıftır. Şöyle buyuruluyor ki ; (Allah Teala ) o zat-ı akdes, o Halik-i zişan (ki ondan başka) bir halik ve ondan başka (bir mabut yoktur) uluhiyet ve mabudiyet yalnız ona mahsustur. (Hayyu Kayyum olan olan O’dur) ezeli ve ebedi olan hayat onun hayatıdır. Ona adem-i zail asla cari olamaz. Ve O bizatihi kaimdir, vacibül vücuttur. Varlığında hiçbir kimseye muhtaç değildir. Bütün mükevvenatın halk ve tedbiri, muhafazası ona aittir. (Onu ne uyuklama ne de uyku tutmaz) Ona haşa gaflet arız olmaz, o daima mükevvenatın ahvaline alimdir. (Göklerde ne varsa yerde ne varsa onundur) cümlesi onun mülküdür, onun mahlukudur, onun taht-ı tasarrufundadır. (Onun izni olmaksızın onun yanında ) onun huzur-u manevisinde (şefaat edecek olan kimdir?) Buna kim cesaret edebilir? Buna kimin salahiyeti olabilir? Ancak cenab-ı hakkın müsaadesine mazhar olan enbiya-ı izam ile bir kısım suleha-i ümmet bu şefaat imtiyazını haiz olacaklardır. (O) Halik-i Zişan (mahlukatın geçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir) herkesi bütün işlediklerini ve atiyen işleyeceklerini ilmi ezelisiyle bilmektedir. Her kulunun düşüncelerini, düşünecekleri şeyleri, dünyaya ve ahirete ait işlerini ilmi ezelisi muhittir. ( ve onun) O mabud-u azimin (mahlukatı onun dilediğinden ) takdir buyurmuş olduğu şeylerden (bir şeyi ihata edemezler) kavrayamazlar. Mahlukatın malumatı mahduttur. Ancak cenab-ı hakkın dilediği miktarı kavrayabilirler. Artık insanlar, zat-ı Kibriya hakkında, onun bir nice hikem-i hafiyesi hakkında kendi kendilerine nasıl hüküm verebilirler ? (Onun kürsüsü göklerden ve yerlerden daha vasidir ) yani onun arş-ı kibriyası, onun azamet-i şanı, onun ihata-i ilmiyesi bütün mükevvenatın fevkindedir. Hepsini muhit bulunmuştur. Hiçbir şey onun ilminden, kudretinden, hakimiyetinden hariç kalamaz. (göklerin ve yerin hıfzı) bunları muhafaza buyurması, (ona) o Halik-i zi-kudrete asla (ağır da gelmez) onun zatı ehadiyeti teessürden, bir meşakkate maruziyetten münezzehtir. ( ve en yüce ve en ulu olan da ancak O’dur) o mabud-u azimdir, o halik-i hakimdir. Binaenaleyh onu bilip tasdik etmek, gösterdiği yolu takip eylemek, ona ibadet ve taatle tenviri vicdana çalışmak bütün beşeriyet için en birinci vazifedir.
Bu ayeti kerimede beyan buyurulan Hayy ve Kayyum sıfatları, rivayete nazaran esma-i ilahiyenin en büyüğüdür. Bunlara ism-i azam denilmiştir. Kürsü, lügatte üzerine bir zatın çıkıp oturacağı malum makamdır. Cenab-ı hak ise mekana, oturacak bir yere ihtiyaçtan münezzehtir. Onun kürsüden murad-ı ilahisi ne ise biz onu ilm-i ilahiye havale eder mevcudiyetine mutekit bulunuruz. Mamafih bu hususta ulemayı dinin bazı kavilleri vardır. Şöyle ki ; kürsüden murat, arştır veya arşın altında ve göklerin üstünde bir ali makamdır. Veyahut kürsüden murat, saltanat-ı ilahiyedir, kudret ve hakimiyeti subhaniyedir, bütün mükevvenatı muhit olan ilmi ilahiden kinayedir, azameti ilahiyesini bir tasvirden ibarettir.
Bu ayeti kerimeye Ayetü’l Kürsi denilmiştir. Bu Kur’an-ı Kerimdeki ayetlerin azamıdır. Bu ayeti kerime, Cenab-ı Hakkın sıfat-ı ilahiyesini, hakimiyeti subhaniyesini, azamet ve kibriyasını en beliğ bir surette bizlere telkin etmektedir. Bizleri hidayet tarikine sevk için en mükemmel, ilahir bir rehber mesabesinde bulunmaktadır. İlahiyat ilminin bir zübdesini havidir. Binaenaleyh bunu okumakta birçok faideler vardır. Bunu yatarken, kalkarken bir huzuru kalp ile okumak, bir mümini bir nice felaketlerden sıyanet eder. Bu hususa dair müteaddit ehadis-i şerife vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen